İstanbul’da gerçekleşen depremin ardından markalar, toplumun hassasiyetlerini gözeten ve duyarlı iletişim stratejileri geliştirmek zorunda kaldı. Bu süreçte, hızlıca aksiyon alarak hem çalışanlarının hem de toplumun güvenliğini önceleyen markalar öne çıktı. İletişim tonunu dikkatle ayarlayan, yardım kampanyaları başlatan veya sosyal sorumluluk projelerine odaklanan şirketler, kriz anlarında güven ve bağlılık oluşturmanın önemini bir kez daha gösterdi. Markalar için bu dönem, sadece ticari kaygılardan uzak, insani değerlerin ön planda olduğu bir duruş sergilemenin kritik olduğu bir sınav niteliği taşıdı. Böyle durumlarda markanız adına yardım kampanyaları ve güven verici mesajlarla birlikte, uzun vadeli sürdürülebilir destek stratejileri geliştirebilirsiniz.